Gökkuşağı Renkleri Gökkuşağı, güneşten gelen ışıkların yağmur taneleri veya sis bulutlarındaki su taneciklerine isabet etmesiyle oluşan, çember şeklinde birden fazla renkten oluşan meteorolojik bir olaydır. Bu olay, ışığın su damlacıkları tarafından kırılması ve yansıması sonucu meydana gelir. Gökkuşağı, genellikle yağmur sonrası veya sisli havalarda gözlemlenir. Gökkuşağının Oluşumu Gökkuşağının oluşabilmesi için belirli kriterler gereklidir. Gözlemcinin gökkuşağını görebilmesi için güneş ve yağmur damlalarının belli bir açıyla hizalanması gerekir. Güneş ışınlarının yağmur tanelerine 42 derece civarında bir açı ile gelmesi gerekmektedir. Eğer güneş ışınlarının açısı 52 dereceyi aşarsa, prizmatik açı oluşmadığı için gökkuşağı görülmez. Gökkuşağını gözlemleyebilmek için güneşi arkamıza almamız gerekmektedir. Güneş karşımızda olursa gökkuşağını göremeyiz. Güneş ışınları yağmur damlasının içine girince kırmızı, yeşil, sarı, mavi, turuncu, lacivert ve mor renklere ayrışır. Mor renk çemberin iç kısmında, kırmızı ise en dış kısmında oluşur. Yağmur Damlasının Rolü Yağmur damlası kütlesel ve saydam bir şekildedir. Güneş ışığı, yağmur damlasının içine girer ve içindeki renk spektrumuna ayrılır. Bu renkler damlanın arka yüzeyine vurur ve yansır. Işığın damlanın arka yüzeyinden yansımasının nedeni içbükey ve dışbükey mercek özelliklerindendir. Bu şekilde ayrışmış renkler, arka yüzeyden çeşitli açılardan yansıyarak gözümüze sıralı renkler şeklinde görünür. Gökkuşağını gözlemleyebilmek için güneş, gözlemci ve yağmur damlaları belirli bir açıyla hizalanmalıdır. Gökkuşağının Görünümü Aslında, o bölgedeki bütün yağmur damlaları güneşten gelen ışıkları renklere ayrıştırarak yansıtırlar. Ancak sadece belirli bir yarım daire içindeki yağmur damlalarından yansıyan ışıklar gözümüze odaklaşır. Bu nedenle gökkuşağını yarım daire şeklinde görürüz. Yalnızca bir uçaktan veya yüksek bir dağdan baktığımızda gökkuşağını tam daire şeklinde görmek mümkündür. Güneşin konumu ne kadar yüksek olursa, gökkuşağı dairesi de o kadar aşağı iner. Bu nedenle, sabah ve akşam yağışlarından sonra gökkuşağını daha net ve sık görürüz. İkincil Gökkuşağı Genelde fark edilmese de gökkuşağı her zaman iç içe iki halkadan oluşur. İkinci kuşak, birinciye göre daha zayıf ve solgundur. İkinci gökkuşağının oluşmasının nedeni bazı güneş ışıklarının su damlasının iç yüzeyine birden fazla kez çarpmalarıdır. Bu ışıklar parlaklıklarını kaybettikleri için ikinci gökkuşağı zor görülür. Birinci kuşakta kırmızı renk en dışta yer alırken, ikinci kuşakta en içte yer alır. Diğer renklerin sıralaması ise ters meydana gelir. Gökkuşağının Renkleri Gökkuşağı yedi renkten oluşur. Gökkuşağında yer alan renklerin dıştan içe doğru sıralaması; kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mordur. Büyük damlacıklara gelen güneş ışınları daha belirgin ve parlak bir ışık kuşağı oluşturur. Diğer Gözlem Alanları Gökkuşağını havuzlardaki fıskiyelerde, çiçek bahçesi sulamada kullandığımız su hortumunda ve hatta itfaiyecilerin yangına müdahaleleri esnasında da görebiliriz. Eğer güneş ışınları, gökkuşağının oluşması için gerekli bir açı ile bu örneklerdeki su tanelerine vuruyorsa, bu durumda da gökkuşağını gözlemleyebiliriz. İnanışlar ve Gökkuşağı Gökkuşağı ile ilgili halk arasında bir inanışa göre, gökkuşağının altından geçen kişi erkek ise kız, kız ise erkek olurmuş. Bu tür inanışlar, gökkuşağının insanlar üzerindeki büyüleyici etkisini yansıtır. |
Hazlan
11 Temmuz 2024 PerşembeGökkuşağının altından geçmekle ilgili söylenen bu inanış gerçekten doğru mu? Bu inanışın kaynağı nedir ve hangi kültürlerde yaygın?
Cevap yazAdmin
11 Temmuz 2024 PerşembeHazlan, gökkuşağının altından geçmekle ilgili söylentilerin bilimsel bir gerçekliği olmadığını belirtmek gerekir. Bu tür inanışlar, çoğunlukla halk efsanelerine dayanır ve farklı kültürlerde değişik anlamlar yüklenmiştir. Örneğin, bazı kültürlerde gökkuşağının altından geçmenin şans getireceğine inanılırken, bazılarında ise tersine uğursuzluk getirebileceği düşünülür. Bu inanışların kaynağı genellikle mitoloji ve folklorik hikayelere dayanır. Yani, bilimsel bir dayanağı bulunmayan, ancak kültürel açıdan zenginlik taşıyan inançlardır.